Uzun süredir içinde bulundugum süreç nedeniyle (azıcık hamıleyım
de -4,5 aylık-) kitaplardan bir hayli uzak kaldım. =)) Aslı’nın tavsıyesı
üzerine (henüz kendısı okumamıs olsa da =P ) tam da bulunduğum süreçle ilgili
beni aydınlatıcı, yol gösterici, rehberlik sağlayan ve tekrar kitap okuma
zevkini tattıran “Anne Olmak” adlı kitapla sahalara tekrar geri döndüm. =))
Bakmayın kitabın adına sadece anneler değil, babalar da okumalı,
keza kıtap da zaten bir baba tarafından yazılmış. =) Hatta yalnızca anne ve babalar
degıl, anne adayı, baba adayı, anneanne, babaanne, dede, dayı, teyze, amca,
hala…vb. herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Kitap, Cocuk ve Gençlik Psıkolojısını uzmanlık alanı olarak
seçmiş Prof. Dr. Haluk Yavuzer ‘ın toplumun çeşitli statülerinde bulunan anne,
baba, çocuk ve ergen danışanlarının bakış acıları ve psıkolojılerindan geniş
bir yelpaze sunuyor. Anketler, soru-cevaplar içeriyor. Çocuk gözünden anlatıyor
nasıl bir anne olmak gerektiğinin kurallarını. Çocukların annelerinden
beklentilerini çocukların kullandıkları yalın dil ve samimi duygularıyla
aktarıyor ebeveynlere.
Yazar kitapta anneleri davranış özelliklerine göre belli
gruplara ayırarak değerlendirmiş ve “çocuklar ile gençler” üzerinde yaptığı,
boşluk doldurma testi ile de ne tür bir anneye sahıp oldukları yargısına
ulaşmış.
Çocuk yetiştirmede en kritik noktanın çocuk sahibi olma
konusunda doğru bir zaman planlaması yapılması gerektiğine dikkat çekmiş.
Fiziksel, psıkolojık, ekonomik ve sosyal yönden anne- baba olmaya hazır ebeveynlerin
daha bilinçli bir şekilde çocuk yetiştirebileceklerini belirtmiş.
Öncelikle çocuğu istemek ve o çocuğu yaşama hazırlayacak olgunluğa sahip olmak
gerektiğinin mutlu çocuk yetiştirmedeki iki temel öğe olduğunu savunmuş.
(ee doğru söze ne hacet.) Plansız gebelik, zorunlu evlilik, boşanma gibi
durumlarda çocuk sahibi olmanın çocuğa da, ebeveynlere de verdiği/ verebileceği
mutsuzluklara da bu durumları yaşayan danışanlarının ifadeleriyle değinmiş.
Mutlu kuşaklar yetiştirmek için öncelikle mutlu anne olmanın
gerektiğini ve sonrasında çocuğun sahıp olduğu yetenek ve ozellıklerine göre
yönlendirilmesini gerektiğinin altını çizmiş. Bunu hepımız teoride bılıyoruz
belkı ama uygulamada ne kadar yeterliyiz, işte bu koca bir muamma. Bizlerin
yetiştirilmesinde yapılan yanlışları ya da çevremizdekilerin çocuk
yetiştirmelerindeki gözlemlediğimiz yanlışları bizler yapmayacağımızı söyleriz.
Keza ben. Hemen lafı yapıştırıverirler; “sen önce bir çocuk sahıbı ol da, ondan
sonra konuş!”
Dur biraz daha büyük konuşayım da başıma gelsin =)) Allah nasip
eder de “sağlıklı, sıhhatlı, hayırlı bir evlat” sahibi olduğumda asla
çevremdeki bazı annelerden olmayacağım, kitaptaki sözü geçen doyumsuz,
anlayışsız, bencil anneliğin ise yanından dahi geçmeyeceğim. Çocuğuma söz. J Onu
kendi istek ve arzularıma göre değil, imkanlarım doğrultusunda onun yetenekleri
ve zevklerine göre yetişmesi adına ortam sunacağım.
Çocuk yetiştirmedeki en önemli değişmez kuralın hep EMPATI
olduğu kanısındayım. Bir çocuğa yaklaşırken kendi çocukluğumda bana nasıl
yaklaştıklarına bakarak doğru-yanlış davranışı buluyorum. Beni ne mutlu ederdi?
Hangi söz? Hangi yaklaşım? Kimler? Buna göre yaklaşıyorum her çocuğa.
Teknolojı, çağ, takvim, dünya…vs değişse de, şimdiki çocuklarla aramızda uçurum
düzeyde farklar olsa da, her dönemde her çocuğun&ergenin beklentisi aslında
hep aynı: Sevgi görmek. İltifat duymak. Anlaşılmak. Karşılaştırılmamak.
Yarıştırılmamak. Kıyaslanmamak. Yanılıyor muyum?
Okumak Harıka Bir Eylemdir!
Esra K.K.