‘’
Çok akıllı Odysseus ona karşılık verdi, dedi ki:
Gerçekten
çok akıllı görünürsün sen bana Amphinomos,
Dulikhionlu
Nisos’un oğlu olduğun nasıl da belli.
Ününü,
varlıklı bir adam olduğunu duymuştum onun.
Madem
aklın başında, madem ondan doğdun,
Şu
diyeceklerimi iyice kafana koy.
Yeryüzünde
yürüyen ve soluyan yaratıklar arasında
İnsandan
daha güçsüz bir yaratık beslemez toprak ana.
Tanrılar
ona sağlığını ve mutluluğunu bağışlar,
O
da, artık benim başıma hiçbir dert gelmez, der,
Ama
mutlu tanrılar ona acılardan pay verince de,
Dayanamaz,
nedir der, bu benim başıma gelen’’
On yıl süren Troya savaşından
sonra yurduna dönmek üzere yola çıkan Kral Odysseus’un dönüş yolculuğu tıpkı
Troya Savaşı gibi bir destana dönüşür. Yanındaki bütün adamlarını kaybeden,
türlü esaretlere, türlü belalara göğüs geren Odysseus ’a mücadele gücü verense
yurduna ve geride bıraktığı ailesine duyduğu sevgisi, bağlılığıdır. Acaba
geride bıraktıkları da ona duydukları sevgiyi, bağlılığı koruyabilmişler midir?
Homeros destanlaştırdığı bu eve
dönüş hikâyesiyle yüzyıllar boyunca okunacak olan bir anlatıyı insanlığın
kültür mirasına hediye etmiş oldu ve kendisinden sonra gelecek pek çok
sanatçıya da ilham verdi. Elbette modern çağlardaki hikâyelerde bu
destanda olduğu gibi tanrılar, tanrıçalar, büyücüler, devler, türlü mitolojik
varlıklar yok. Ama bu doğaüstü varlıkların hayattaki engellerin bir simgesi
olduğu da bir gerçek. Modern eve dönüş anlatılarının üslubu farklı da olsa
evrensel tema hiç değişmedi. Zaman herkesi, her şeyi dönüştürür. Ne evine dönen
aynı insandır ne de geride bıraktıkları.
Çeviriyle ilgili de birkaç şey
söylemeliyim. Azra Erhat ve A. Kadir’in İlyada ve Odysseia çevirileri Türk
Çevirisinin de gerçekten başyapıtlarından. Çeviriyle ilgili şaşmaz bir gerçeği
de ortaya koyuyorlar. Çevirmenin sadece köprü kurduğu iki dili bilmesi yetmez.
O iki dille de hissetmeli, yaşamalı.
İlyada’da çok kurnaz, çok akıllı
gibi sıfatlarla birlikte anılan Odysseus’un yerinde başkası olsa bunca
felaketten sonra bir köşeye çekilir, yurduna dönüş umudunu yitirirdi. Belki de
edebiyat tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir azmin, çelik gibi bir iradenin
yegâne temsilcisi Odysseus. Okudukça şöyle düşünüyorsunuz:’’ Hayatta ne olursa
olsun yılma, mücadele et! Düştün mü tekrar kalk ayağa! ‘’
A. KOŞBAY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder