İntihar… Ne soğuk kelime…
İntihar… Vazgeçiş ile cesaretin buluştuğu an.
İntihar… Yaşamın yaşanmaya değip değmediği düşüncesi…
1957 Nobel Edebiyat Ödüllü Albert Camus’un Sisifos Söyleni adlı
yapıtı felsefi deneme kitabıdır. Adını Yunan mitolojisinden almaktadır.
İncecik bir kitap olmasına rağmen, okumakta yorumlamakta
açıkçası pek de kolay olmayan bir kitap. Okumayı güçleştiren biraz da,
A.Camus’un derin felsefi düşüncelerini yansıtmakta çok da başarılı olamayan
Tahsin Yücel’in çevirisi. Aslında çevirmene haksızlık etmemeli; sonuçta felsefi
bir kitap ve kitaptaki düşüncenin özünü, kelime ve anlam bakımından her ne
kadar oldukça zengin bir dil olsa da Türkçe’mizin karşılayamıyor olduğu
da bir gerçek. Ve şu da var; felsefenin de şiir gibi, ancak yazıldığı
dilde anlatılmak isteneni karşıladığı görüşündeyim.
Kitabı okurken başka bir boyuta geçecek ve kendinizi hayatı/
yaşamı, geleceği ve geçmişi sorgularken bulacaksınız. Her satırı derin derin
düşünün ve sessiz bir ortamda kendinizle başbaşayken okumanız naçizane
tavsiyemdir. Hatta öncesinde de A.Camus’un Yabancı adlı kitabını da
okumanızı tavsiye ederim.
Bazı kitaplar vardır; özü de özeti de anlatılamaz. Bu nedenle
kitaptan birkaç alıntıyla içeriğine değinmek daha yerinde olacaktır:
“Yaşama nedeni denen şey, aynı zaman da ölme nedenidir de.”
“Tanrılar, Sisifos’u bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine
kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkum etmişlerdi; Sisifos kayayı tepeye kadar
getirecek, kaya tepeye gelince kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecekti hep.
Yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi, o
kadar haksız da sayılmazlardı.”
“Bir insan yaşamının yarısı söylenmeyeni anlamakla, başını
çevirmekle, susmakla geçer.”
“İnsan yüreğinin yalnızca kendini ezeni yazgı diye adlandırmak
gibi kötü bir eğilimi vardır."
Okumak Harika Bir Eylemdir.
Esra K.K.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder