31 Aralık 2016 Cumartesi

John Steinbeck - İNCİ







2016 yılı kitap okuma hedefim 100 adet idi. Ancak bunun ne yazık ki altında kaldım. Sahi mühim olan nicelik değil, niteliktir. Adetin fazlalığından ziyade okunan kitaplardan alınan haz ve edinilen bilgiler daha mühimdir. Hızla okuyup sayıyı arttırmak yerine, sindire sindire ve üzerinde düşünerek okumak, okumayı daha anlamlı kılar. Zaman zaman “bir an önce bitsin, hemen bitirmeliyim, 1 haftadır hala elimde…” diyerek  bazı kitapları orada, burada, şurada yalapşap okuyarak hakkını teslim etmediğim doğrudur. :S  

Hep derim; her kitap, herhangi bir mekan ve zamanda, herhangi bir yaşta okunmaya müsait değildir. Yolda, iş molalarında yani gürültünün, stresin ve yorgunluğun yoğun olduğu anlarda okuduğumuz kitaplar bizi içinde bulunduğumuz ortamlardan uzaklaştırmayı başarabilseler de, kitabın dünyasına tam manasıyla girmemizi de sağlayamayabilirler. Bazı kitaplar okunurken sadece kitapla başbaşa kalınması gerekir. En azından bu benim için böyle. Bu konuda, sükûnet ve rahat bir ortam en temel ihtiyacımdır. Bundan sebep dikkatimin sürekli dağıldığı ortamlarda okuduğum kitapların hakkını veremediğim yönünde duyduğum vicdan azabı kitabı baştan okumama sebep olabilir.  

Bu yılın finalini ABD’li yazar John Steinbeck’in  İnci adlı eseri ile yaptım. Bunu söylemeye utanıyorum ama; kitaplığımda senelerdir duruyordu, bir türlü okumaya fırsatım olmamıştı. Oysa ki ön tanıtım, iç kapak gibi alanlar için ayrılmış ilk 7 sayfayı saymazsak hepi-topu 89 sayfalık incecik bir eser ve  üstelik bir solukta bitiveriyor. Dün gece 2 saat içinde bitiverdi. (89 sf için 2 saat uzun mu geldi, hayır cicim aslında bu kitap için değil.) Bu arada bu 89 sayfalık eser bu yıl okuduğum 89. kitap olmuş. Sayıların uyumunu severim. Tesadüften ziyade sanki evrenin bir mesajıymış gibi gelir. :P :P :P

Romanımız Güney Amerika’nın La Paz kasabasında geçiyor. Kahramanımız Meksikalı yoksul Kino’nun dünyanın en değerli ve en büyük incisi olma özelliğini taşıyan inciyi bulması ile hayatındaki değişiklikleri konu alıyor.  İnci; hayalinde canlandırdığı zengin hayata kavuşmasını mı sağlayacak, yoksa ona sahip olmak isteyenlerce eskisinden de kötü bir yaşama mı sürükleyecek Kino’yu ve ailesini..? merakıyla çeviriyorsunuz yaprakları bir bir…

Para nedir? Para her şey midir? Güç müdür? Mutluluk mudur?

Roman bu soruları sormuyor ama okurken kendimize bu soruları sormamızı sağlıyor ve ver(eme)diğimiz cevaplarla bizi başbaşa bırakıyor. Mesela bu sorulara benim cevabım “belki hepsidir, belki de hiç biri.” yönünde. Tam anlamıyla cevap verebilmem için önce çok zengin olmam gerekiyor ki, :) aradaki mukayeseyi bariz bir şekilde yapabileyim, öyle değil mi? :P Belki 2017’ye milyoner olarak girerim ve yarın bu konudaki net cevabımı iletirim :) ha ne dersiniz? Çeyrek biletim var elimde neticede veeeee o sihirli düşünce; “Ya Bana Çıkarsa” :) :)

Neyse sulandırmayayım; romanda işlenen karakterler, masallarda işlenen karakterler gibi; zenginler genellikle kötü ve zalim, fakirlerse genellikle iyi ve masum olarak verilmiş. Sahi yazar bu konuda her iki tarafı da eleştirmekten çekinmemiş. Ve iyiliğin de, kötülüğün de yalnızca bir tarafa mahsus kalmadığını olay örgüsünün sonunda sunmuş.

Kitapta  beni etkileyen bazı satır araları vardı ki, bunlar; kültürümüzle de, İslamiyet inancı ile de benzeşiyordu. Örneğin; kitapta geçen “bir şeyi çok istememeli insan! Tanrı’ya karşı gelmektir, bu!” yargısı bunlardan bir tanesi. Buradan binlerce mil uzaklıktaki bir coğrafyada -Güney Amerika’nın bir sahil kasabasında- bile din, dil, renk, ırk bakımından farklı insanların da, bizdeki gibi benzer inançlarla kendilerini sınırlandırmaları düşündürücüydü. Bu satırlarda kitaptan koptum; psikoloji, sosyoloji, tarih, din ve inançlar üzerine benzerlikleri ve farklılıkları düşünürken buldum kendimi. O yüzden incecik kitabı okumak 2 saatimi aldı.

İnci, yazarın Fareler ve İnsanlar’dan sonra okuduğum 2. kitabıydı. J.Steinbeck hüzünü ve zorlu hayat şartlarını işlemeyi seviyor. Belki de kendisi de zorlu bir hayat sürdüğü içindir. MEB İlköğretim 100 Temel Eser arasında olan bu kitabı benim gibi 30 yaşınızda değil, daha erken bir yaşta okumanızı/ okutmanızı öneririm.


Okumak Harika Bir Eylemdir.

Esra K.K.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder