5 Ocak 2017 Perşembe

Miguel de Cervantes Saavedra - DON QUIJOTE







‘’Don Quijote hem beyaz ay şövalyesinin kurumuna, hem de düellonun sebebine şaşırmıştı;  ağır ve haşin bir edayla cevap verdi:
‘’Ey, kahramanlıkları şu ana kadar kulağıma gelmemiş olan Beyaz Ay Şövalyesi, soylu Dulciena’yı hiç görmemiş olduğunuza yemin edebilirim; çünkü eğer görmüş olsaydınız, biliyorum ki böyle bir işe girişmekten kaçınırdınız; zira onu görmekle, güzelliğiyle kıyaslanabilecek bir güzellik olmadığını, olamayacağını kavramış olurdunuz. Bu sebeple, size yalan söylediğinizi değil,yanıldığınızı ifade ederek, saydığınız şartlarla düello yapmayı kabul ediyorum; hem de belirlemiş olduğunuz günü geçmesin diye derhal. Sadece sizin kahramanlıklarınızın şöhretinin bana geçmesi şartını kabul etmiyorum; çünkü ne gibi kahramanlıklar olduklarını bilmiyorum; bana kendi kahramanlıklarım, nasıl olurlarsa olsunlar yetiyor.’’

Tarihin miladı vardır. Çağları birbirinden ayıran olaylar vardır.  Edebiyatta, romanın da bir miladı var: Don Quijote(Don Kişot). Romanları Don Quijote öncesi ve Don Quijote sonrası olarak ayırırsak pek de yanlış olmaz gibi geliyor. Don Quijote öncesi şövalye romanları vardı. Savaşlar, kahramanlık hikâyeleri, abartılı anlatımlar… Cervantes; İnebahtı Deniz savaşına katılmış, çok ciddi yaralanmış, esir düşmüş, bin bir güçlükle ülkesi İspanya’ya geri dönebilmiş. Kahramanlık destanlarına pek içinin ısınmaması, alaycı bir yaklaşım benimsemesi kendi tecrübelerinden olsa gerek. Don Quijote’u sadece beylik şövalye romanlarıyla dalga geçen bir yergi olarak kabul etmek, eğlenceli bir macera romanı olarak görmek haksızlık olur. Çok katmanlı, iç içe geçmiş pek çok öyküyü barındırıyor içinde.  Romanı daha önce sadeleştirilmiş metinlerden okuduysanız kaçırdığınız çok şey var. Roza Hakmen’in tam metni kapsayan ve İspanyolca aslından yaptığı YKY ‘den çıkan çevirisini Don Quijote’u hiç okumayanlar da daha önce çocukluğunda sadeleştirilmiş çevirileri okuyanlar da okumalı.
Don Quijote; kahramanının yel değirmenlerini canavar devler zannederek onlara saldırmasından ibaret değil yalnız. Kitap idealizm(Don Quijote) ile oportünizm yani fırsatçılık(Sancho Panza) arasındaki karşıtlık temelinde okunabilir. Tabii Don Quijote’un ideallerinin mantıklı olduğunu söyleyemem. Ancak dünyadaki her düşünce, inanç ya da ideolojinin de mantıklı olduğunu iddia edemeyiz.
Kahramanımızın sıradan köylü kızı Dulciena’ya olan naif aşkı ise aşk ile ilgili evrensel bir gerçeği ortaya koyuyor: Aşkın gözü kördür.
Ve tabii ki bir yol hikâyesi Don Quijote. Köylüler, çobanlar, öğrenciler, eğlence peşinde koşan asilzadeler, haydutlar, forsalar, kavuşamayan âşıklar, şövalyeler(!) ve bin bir çeşit insanla bir çağın tanıklığı… Ama o çağı da aşarak her çağdan insanlığın tanıklığı…
Sizi; bir Don Kişotluk yaparak bu 886 sayfalık modern romanın başlangıcı olan kitabı okumaya davet ediyorum.

A. Koşbay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder