18 Ocak 2017 Çarşamba

Stefan Zweig - KENDİLERİYLE SAVAŞANLAR



·         Hölderlin
·         Kleist
·         Nietzsche


‘’ Yeni yüzyıl, on dokuzuncu yüzyıl, çocuklarını sevmedi. Kor gibi yanan bir kuşak ortaya çıkmıştı oysa: Ateşli ve cesurdular, rüzgârın estiği bütün yönlerden, aynı anda Avrupa’nın gevşeyen büyük topraklarından yeni özgürlüğün tan kızıllığına doğru baskı yapıyorlardı.’’

Kitabı okumadan önce Alman şairler Hölderlin ve Kleist’in adını hiç duymadığımı itiraf etmeliyim. Nietzsche’nin ise ‘’Böyle Buyurdu Zerdüşt’’ kitabını okumuştum. Stefan Zweig’in sayesinde kendileriyle savaşan ve günümüzün değer yargılarına göre yenilgiye uğrayan bu ateş gibi zihinlerin bizi allak bullak eden yaşam öykülerine ulaşıyoruz. Yazar, onları toplumun idealize ettiği bir edebiyat deviyle-Goethe ile-kıyaslıyor ve kitabın içine bir diğer kahraman olarak Goethe’de dâhil oluyor. Evet, biliyorum. Bu kitap bir biyografi. Ama Zweig, her zaman biyografisini yazdığı kişileri bir romanın kahramanı gibi işlemiş, kanlı canlı karşımıza çıkarmış ve gerçek hayattan daha gerçek olan satırlarda onları anlatmıştır bize.   
Kendileriyle Savaşanlar; sonuna kadar kendi doğrularının arkasında duran insanlar. Buraya kadar her şey normal. Ama onlar aynı zamanda sonuna kadar kendi yanlışlarının da arkasında duran yanlışlarının peşinde koşan, bundan da şikâyet etmeyen insanlar. Nietzsche:’’Yaşamayı bilmeyenleri seviyorum, isterse batan olsunlar, zira onlar aşanlardır.’’ diyor.  Sürüklendikleri noktalarsa benzer: Akıl hastalığı, yalnızlık, intihar…
 Belki de anlaşılamamaktı en derindeki acının kaynağı onlar için.  Tıpkı bugün Fransız sanatının özgün isimlerinden kabul edilen ressam Séraphine ve heykeltıraş Camille Claudel gibi. Bu iki kadın sanatçı yaşamlarının büyük bir kısmını kapatıldıkları akıl hastanesinde geçirdiler.
Hölderlin, Kleist,  Nietzche ve onlar gibi kendileriyle savaşan diğerleri… Sürüye katılmayı reddetmişlerdi ve sürüden ayrıldıkları için de kurt onları kapıvermişti.
Zaferin yüzlerce babası vardır. Yenilgiyse yetimdir.         


A. KOŞBAY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder