2 Şubat 2017 Perşembe

Amin Maalouf - AFRİKALI LEO





‘’O kış çok soğuktu, korkunç soğuktu ve kar, yeni kazılmış topraktan ve kandan ötürü siyahtı. Ölümle tanışıklık, geçmişin sevinçlerini anımsamak, göç olasılığı acı veriyor!’’

Tarih yenenler tarafından yazılıyor. Yenilenlerin hikâyelerini tarihin tozlu sayfalarında yitip gitmekten ise edebiyat kurtarıyor.15. yüzyılda, İspanya’da Endülüs’teki son İslam Devleti olan Granada (Gırnata) Emirliği yıkıldığında arkasında yarını olmayan, çaresiz, acılar içinde on binlerce can bırakmıştı. Doğup büyüdükleri topraklar, onlara ekin veren topraklar, evlerinin temellerinin yükseldiği, sevip, sevildikleri, çocuklarını büyüttükleri, atalarını gömdükleri topraklar, artık onların değildi. Onlara göç yolu görünmüştü. 
Endülüs’ten, Fas’a, Kahire’den Roma’ya uzanan, daha sonraları adı Giovanni Leone olacak olan Hasan’ın öyküsü, bizi bambaşka çağlara, bambaşka coğrafyalara götürüyor.  Yazgısı mıydı onu sürükleyen farklı iklimlere, kültürlere? Tarih yapılırken bir figüran mıydı yoksa başrol oyuncusu mu? Sadece ülkelerin mi tarihi vardır? Bir tek insanın biricik tarihi de kıymetli değil mi?

Tarih yazılırken o sayfalarda biz sadece savaşları, anlaşma maddelerini, fethedilen ve kaybedilen toprakları okuyoruz. Gözyaşları, ağıtlar, yitirilen canlar, solup giden umutlar, terkedilmiş evler, bomboş sokaklar, her kötülüğe inat yeşeren sevgi nerede diyorsanız Amin Maalouf’un kaleminden Afrikalı Leo’yu mutlaka okuyun.

A. KOŞBAY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder