2 Şubat 2017 Perşembe

Orhan Kemal - BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE



’Yollarda açlıktan, yorgunluktan, çeşitli hastalıklardan kesilip kalan o kadar çok insan vardı ki… Bu yollarda gemisini kurtaran kaptandı. Yukarda güneş, aşağıda yolun güneşte fırın külüne dönmüş kızgın toprağı. Arada kamyonlar, otomobiller gelip geçiyordu. Her gelip geçen araçtan toz bulutları kalkıyor, göz gözü görmüyordu.’’

Toprak, anadır. Bağrına basar, sarıp sarmalar, besler büyütür. Toprak, cömerttir. Bir verirsin bin alırsın. Toprak yeri geldi mi kıskançtır da. Yüz çevirdin mi vazgeçtin mi ondan,  o da senden vazgeçer sonunda.
Orta Anadolu’nun Ç. Köyünden üç arkadaş; Yusuf, Hasan ve Ali, Çukurova’nın o bereketli topraklarında ekmeklerinin peşine düşüyor. Gurbette hayat zor onlar için. Bir yanda sıla, bir yanda geçim derdi. Bir gaz ocağı, küçük kızına armağan olacak bir tarak, ayna, yaşlı anacığına yardımcı olacak bir gelin bulmak onların hayalleri.
Türk edebiyatının en önemli yazarlarından, benim de en sevdiğim ve en çok okuduğum yazarlardan olan Orhan Kemal,  emeği, umudu anlatıyor dantel gibi işlenmiş toprakların etrafında. Onun kaleminden çıkan satırlar yakıyor içimizi. Kitaptaki her karakter, kanlı canlı fırlayacakmış gibi. Kitaptaki kızgın güneş sanki bizim tepemizde. Buram buram terliyoruz pamukları toplarken. Terimizi silecek vakit yok. Irgatbaşı başımızda. Bir parça olsun rüzgâr essin istiyoruz. Bir şu kavurucu sıcak, bir de şu aman vermez sinekler olmasa. Sonra harman yerindeki dolu dolu taneli başaklara dokunuyor parmaklarımız. Ufka dikiyoruz gözlerimizi. Gelecek güzel günlerin hayallerini kuruyoruz.
Orhan Kemal’i okumak satır satır Türkiye’yi okumak demektir.

A.KOŞBAY


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder