24 Şubat 2017 Cuma

Galileo Galilei - İKİ BÜYÜK DÜNYA SİSTEMİ HAKKINDA DİYALOG




‘’ Sagredo- Hayatında merdiven hakkında hiçbir fikri olmayan birine çok yüksek bir kule gösterilse ve ona kulenin tepesine gitme arzusunun içinde kıpırdayıp kıpırdamadığı sorulsa inanıyorum ki kesinlikle hayır derdi, noktaya ulaşmak için uçmaktan başka yolla da gidilebileceğini idrak etmediği için.
Merdivenler gösterilse çıkmayı daha önce imkânsız bulduğu yere kendi enerjisi sayesinde basamakları bir bir çıkarak o noktaya varılabileceğini anlar ve kendi kendine gülerek fazla öngörülü davranmadığını itiraf ederdi.’’




Dünya yuvarlaktır ve diğer gezegenlerle birlikte güneşin etrafında döner. Bu temel bilgiyi küçücük bir çocukken anne babamız anlattı bize ya da ilkokul birde öğretmenimizden öğrendik. Üzerinde düşünmüyoruz bile. O kadar doğal ki. İki gözümüz, iki kulağımız olması gibi, karın beyaz renkli olması gibi. Ama insanlığın bu gerçeği kabullenmesi çok zaman aldı. İyonya’da ilerleyen bilim, Aristoteles’in fikirleriyle donmuştu. Sistemimizin merkezinin Dünya olduğu ve bütün gezegenlerin buna Güneş de dâhil Dünya etrafında döndüğü(!) kabul edilmişti. Uzun süre Aristoteles’in bu fikrine kimse karşı çıkmaya cesaret edemedi. Bu öğreti Kilise tarafından da destekleniyordu. Aksi bir görüş, en ufak bir kuşku dahi dile getirilemiyordu. Engizisyon geleneğe aykırı fikirleri engellemek için pusudaydı. Sonra gözü kara bir İtalyan bilim adamı tarih sahnesine çıktı ve çok yalın bir şey söyledi: ‘’Hayır, dedi siz yanılıyorsunuz. Güneş dünyanın etrafında dönmüyor, gerçek bu değil. Gerçek tam tersi. Güneş merkezdedir, Dünya ve bütün diğer gezegenler de Güneşin etrafında dönmektedir. ‘’ Bu çılgın bilim adamı Galileo Galilei idi. İnanılmaz şeyler söylüyordu çağdaşlarına göre.  Güneş Merkezli fikir kolaylıkla ispatlanabilirdi. Pek çok kanıt mevcuttu ve bu kanıtları üç kurmaca İtalyan entelektüelini konuşturduğu, diyaloglardan oluşan kitabı ‘’İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog’’ da kaleme aldı. Salviati, Güneş Merkezli evren fikrinin temsilcisi kitapta. Simplicio, Aristoteles’in Dünya merkezli evren anlayışının savunucusu. Sagredo ise iki zıt kuram arasında sorgulayarak doğruyu bulmaya çalışıyor. 
Kitap yayınlandıktan sonra Galileo Galilei engizisyonda yargılandı, sapkınlıkla suçlandı ve tehditlere boyun eğerek görüşlerinden vazgeçtiğini bildiren bir mektubu okudu. Engizisyondan böylece kurtuldu ve son yıllarını gözetim altında başka konulara yönelik bilimsel çalışmalarla geçirdi. Bu, bana mitolojide Prometheus’un Zeus’un elinden ateşi çalıp insanlığa armağan etmesini hatırlatıyor. Zeus’un hışmından kurtulamadı Prometheus belki ama insanlık da ateşe kavuştu ve bir daha hiç karanlıkta kalmadı. Galilei ’nin yaktığı ateş de bir daha hiç sönmedi. Özgürleşmeyle birlikte görüşleri de kabul edildi. Yüzyıllar sonra ise Kilise Galilei davası ile ilgili pişmanlığını dile getirecekti.
Günümüzde hepimizin bildiği bir gerçeği neden okuyalım? Bilim kitaplarını neden okuyalım? Bu sorulara yanıtımı Türk bilim adamı Engin Umut Akkaya’nın bir sözünü alıntılayarak vermeme izin verin.
 ‘’Bugüne kadar evren bize bir tek büyük sırrını vermiştir; o da evrenin anlaşılabilir olduğudur. Ve biliyoruz ki, ancak bilimle insan korkularını ve tüm diğer zayıflıklarını aşıp, küçük mavi gezegendeki ve evrendeki gerçek yerini kavrayabilecektir.’’


A. KOŞBAY



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder