Kitap, Cahit Sıtkı Tarancı’nın makalelerinin, konuşmalarının ve
röportajlarının derlemesidir. Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
öğretim üyesi olan Prof. Doç. Dr. Hakan Sazyek tarafından hazırlanmıştır.
Bu kitapla şairimizi yakınen tanıma şansı elde ediyoruz. Şiire
başlayışı, etkilendikleri, sevdikleri, sevmedikleri, beğendikleri,
beğenmedikleri, serzenişlikleri, dünün ve bugünün şairleri arasındaki menfi ve
müspet yöndeki görüşleri…vb. üzerine tecrübelerini, düşüncelerini öğrenebilme
fırsatı kazanıyoruz. Edebiyatımız hakkında bakış açımıza derinlik
katabilmesinin yanısıra, Fransız Edebiyatı üzerine de ufkumuzu açmamızı
yardımcı oluyor.
Cahit Sıtkı Tarancı, 1953 yılında yaptığı bir mülakatta
kendisine yöneltilen, “Hayatınızdan kısaca bahseder misininiz?” sorusuna şu
yanıtı veriyor: 1910’da Diyarbakır’da doğdum. İlkokuldan sonra İstanbul’a
gittim. Fransız mektebinde, Galatasaray’da, Mülkiye’de okudum. 2 seneye yakın
bir müddet Paris’te bulundum. Uzun zamandır mütercim olarak çalışmaktayım.
Evleneli 1 yıldan fazla oluyor. Güzel şiir yazmaktan başka ihtirasım
yoktur.
Sanatında Fransız Edebiyatı yazarlarından, bilhassa da
Baudelaire’den etkilendiğini neredeyse her röportajında dile getiriyor. Türk
yazarlardan ise Peyami Safa hayranı.
“En çok beğendiğiniz şiiriniz nedir?” sorusuna; “Hiçbirini
beğenmem. Beğendiğim gün intihar etmişim demektir. Fakat yazdıklarım içinde çok
sevdiklerim vardır şüphesiz.” yanıtını veriyor.
O halde şairin hepimizin o çok sevdiği Otuz Beş Yaş adlı şiirine
bırakalım, bundan sonraki satırları ve derin düşüncelere dalalım yine her
mısrasında…
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim.
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm gördüm tarumar.
N’eylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Okumak Harika Bir Eylemdir!
Esra K.K.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder